Türk Ceza Hukukunda Yargıtay kararlarında ve içtihatta suç tarifi şu şekilde yapılmıştır “ tipe uygun, hukuka aykırı, kusurlu hareket suçtur.”
Bu tarif kapsamında Tipikliğin maddi unsuru olan yönlendirici iradenin ürünü, belli bir amaca, belli bir gayeye yönelik ve dış dünyada etkileri hissedilen, iradi insan davranışı olan bir “fiilin”
Tipikliğin manevi unsuru olan kişi ile işlediği fiil arasındaki manevi bağı ifade eden, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve isteyerek gerçekleştirmeyi ifade eden “kastın”
Hukuk’a hakka kamu düzenine karşı gelme, çatışma iradesi olan bütün hukuk düzeni ile çelişki ve çatışma halinde bulunması anlamına gelen “hukuka aykırılığın”(bir fiil ya hukuka uygundur ya da aykırıdır)
Algılama ve irade yeteneğini, işlediği fiilin içinde yaşamış olduğu toplumda ne anlama geldiğinin bilincinde olmasını, işlediği fiilin haksızlık teşkil ettiğinin bilincine sahip olmasını, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını bilmesini, İşlediği haksızlıktan dolayı fail hakkında kınama yargısında bulunulabilmesini ifade eden “kusurluluğun” birlikte gerçekleşmesi gerekir,
Bu unsurlar bir araya gelirse suç oluşur.
Yani kişi kanunun suç saydığı eylemi, fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirmeli, hukuka aykırı olarak işlediği fiilin haksızlık teşkil ettiği ve suç olduğu bilinciyle hareket etmelidir. Ancak bu şekilde suç olur. Korunan hukuki yarar topluma ait olmalıdır, toplumda onu kınamalıdır. Hareket öyle bir şekilde gerçekleştirilmiş olmalıdır ki, toplumun kınama duygusu, fiilin ceza yaptırımı ile karşılanmasını istemiş olsun.
Fiil işlenirken failin gösterdiği ahlaki kötülüktür.
